Köşe Yazısı 7.03.2023 00:00:00 / Okunma Sayısı: 668

Ağrı'ya psikiyatrik bakış

Halil İbrahim Süslü
Ağrı, psikiyatri pratiklerinde sorgulanması gereken bir olgudur.

Günümüzde ağrı, psikiyatri pratiklerinde sorgulanması gereken bir olgu olarak karşımızda durmaktadır. Bu gün "Uykusuzluk çekiyor musunuz?" ya da  "Hayattan tat alıyor musunuz?" gibi soruların yanında, "Ağrı şikayetiniz var mı?" gibi sorular da yer almaktadır.

Peki ağrı nedir, nasıl tarif edilir? Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Ağrı deneyimi, hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı, aynı zamanda davranışsal, bilişsel ya da duygusal bileşenler olan kompleks bir tepkidir. Ağrı, birçok somatik hastalığın en önemli belirtisidir.

Ağrıların birçok çeşitleri vardır. Örneğin; zonklama, basınç hissinde artış şeklinde tarif edileni olduğu gibi, yanma, elektriklenme ve bıçaklanma hissi şeklinde tanımlananı da bulunmaktadır.

Ağrı hastaların doktora ulaşması için bir numaralı nedendir. Ağrı yakınması, her zaman için önemsenmelidir. Ağrı akut olduğunda tehlikeyi uyarmaya hizmet eder.

Psikiyatrinin ağrıya yaklaşımı özellikle kronik ağrı alanında olmaktadır. Akut ağrının kalıcı bir duruma dönüştüğü bireylerde, ağrı hissi artık koruyucu bir rol üstlenmemekte ve sıklıkla karşılıklı alevlenmelerle birlikte vakaların yüzde 50'sinde depresyon ve anksiyete komorbit durumların gelişimi ile ilişkilendirilmektedir. Kronik ağrı, akut ağrı'ya oranla daha fazla psikolojik olumsuzluk oluşturur.

Kronik ağrı hastalarının üçte ikisinde psikiyatrik hastalık birlikteliği gözlenmektedir. Kronik ağrı ile sıklıkla ilişkili olan bazı psikiyatrik eş tanılar şunlardır: Somatik belirti bozukluğu (somatizasyon bozukluğu), depresyon ve afektif bozukluklar (depresif hastaların yüzde 60'ı ağrıdan şikayetçidir.)

Ayrıca, kronik bel ağrısı olan bireylerde, depresyon oranı genel popülasyondaki oranın 3 katından fazladır. Özellikle, migren, kronik karın ağrısı ve ortopedik ağrıları olan hastalarda intihar davranışı daha sık görülmektedir. Anksiyete bozuklukları, korku ve öfke anksiyete belirtileri, kronik ağrı rahatsızlığı olan hastaların neredeyse yarısında görülür.

Baştanberi vurguladığımız gibi, ağrı deneyiminin duyusal ve afektif bileşenleri bulunmaktadır. Bu alanlardan herhangi birine aşırı odaklanmak hem tanı hem de tedavide hata sınırını genişletir.

Başarılı ağrı tedavisinin kalbi, çok disiplinli ve profesyonel çalışmaktır. Kronik ağrı tedavisi çok fazla hüner ve ustalık gerektirir. Her bir hasta için özel çalışma ve çok fazla tecrübeye gerek vardır.

Bu yazının amacı,sizlere ağrı ve psikiatri alanı ile ilişkisi hakkında kısa bir bilgi sunmaktır.

Dr. Halil İbrahim Süslü - Psikiyatri Uzmanı

Yazarın 7 Mart 2023 Salı Tarihinden Önceki Yazıları

0 Yorum Yapılmış

Habere Yorum Yap

E-BÜLTEN KAYIT

Diş Sektöründeki gelişmelerden mail yoluyla haberdar olmak için e-Postanızı kaydedebilirsiniz..

Mailinizi girdikten sonra kaydol tuşuna basınız