Haber 12.12.2024 00:00:00 / Okunma Sayısı: 436

Digor'da bir dişhekimine 20 bin, Çankaya'da 420 hasta düşüyor

Ankara (Dentalhaber) Türk Dişhekimleri Birliği Başkanı Fatih Güler, "Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Dişhekimliği Günü" dolayısıyla bir basın toplantısı düzenleyerek mesleğin sorunlarına dikkat çekti. Diş hekimliğinde insangücü planlamasında yaşanan sorunları bir kez daha gündeme getiren Güler, 2022 yılı illere göre dişhekimi dağılımına ait ilginç istatistiki bilgiler paylaştı. TDB tarafından sunulan istatistiki bilgilere göre Ankara Çankaya ilçesinde bir dişhekimine 416 düşerken Kars'ın Digor ilçesinde bu rakam 19 bin 872'ye yükseliyor. Güler basın toplantısında illere göre düşen hasta sayılarını şöyle ortaya koydu:

  • Ankara geneli dişhekimine düşen hasta sayısı 1187,Çankaya’da bir dişhekimine 416, Altındağ’da 1020, Akyurt’ta 6771, Çubuk’ta 8677 hasta düşmektedir.
  • Antalya 1197,
  • Isparta 1251
  • İstanbul genelinde1325, Şişli’de 281, Kadıköy’de 421, Arnavutköy’de 6401, Adalar’da ise bir dişhekimine 16.690 hasta düşmektedir.
  • Ağrımerkezinde bir dişhekimine3036, Tutak’ta 27.864, Hamur’da 16.152, Diyadin’de ise 12.790 hasta düşmektedir.
  • Siirt merkezinde bir dişhekimine3561, Pervari’de 29.440, Baykan’da 24.252, Şirvan’da 20.877 hasta düşmektedir.
  • Muş’tamerkezinde bir dişhekimine3851, Korkut’ta 23.106, Malazgirt’de 11.343
  • Şanlıurfamerkezinde bir dişhekimine8815, Harran’da 16.012, Akçakale’de 15.465, Birecik’te 11.702 hasta düşmektedir.
  • Kars merkezinde bir dişhekimine4043, Digor’da 19.872, Arpaçay 15.075, Sarıkamış’ta 12.581 hasta düşmektedir.

Öte yandan düzenlenen basın toplantısına;  Kamu Diş Hekimleri Derneği Başkanı Dişhekimi Necat Dilaver, Hekim Birliği Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Dişhekimi Özgür Öz ve Hekim-Sen Sendikası Ankara Şube Başkanı Uzm.Dişhekimi Banu Yıldırım da katıldı.

Başkan Güler'ın basın toplantısında yaptığı açıklamanın tam metni ise şöyle :

22 Kasım’ı da içine alan “Dişhekimliği Günü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası” ülkemizde 1996 yılına kadar 22 Kasım’larda “Dişhekimliği Günü” olarak kutlandı. Sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile bugünkü şeklini aldı. Bu hafta bu sene de Birliğimiz ve Odalarımızca mesleki sorunların dile getirilmesi, toplumun ağız ve diş sağlığı konusunda farkındalığının arttırılması, koruyucu dişhekimliği hizmetleri kavramına dikkat çekilmesi ve ayrıca dişhekimliği hizmetlerine ilişkin kamuoyu oluşturulması anlamında çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.

AĞIZ VE DİŞ HASTALIKLARI  EN SIK GÖRÜLEN SAĞLIK SORUNLARI ARASINDADIR

Ağız ve diş hastalıkları dünyanın hemen tüm bölgelerinde en sık görülen sağlık sorunları arasındadır. Yaşam kalitesi açısından önemli kayıplara yol açan ağız diş hastalıklarının; şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, büyüme-gelişme geriliği, erken doğum gibi birçok sağlık sorununun gelişmesinde rol oynadığını gösteren kanıtların sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle ağız diş sağlığı problemlerinin açığa çıkmadan önce koruyucu önlemlerle engellenmeleri, hastalıklar açığa çıktığında ise hızlıca tedavi edilmeleri gerekir. Ne yazık ki dişhekimine gitme sıklığı düşük oldukça kronik ve yıkıcı özellikte olan ağız-diş sorunlarında tedavi genellikle hastalığın çok ilerlediği bir dönemde gerçekleşir. Tedavideki gecikme ise ağız diş sağlığı ve genel sağlığı bozarken ayrıca sağlığa ayrılan bütçenin de katlanarak artmasına neden olmaktadır.

KORUYUCU AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİ

Türkiye’deki dişhekimlerinin; kamu, üniversite ve serbest çalışanların tümünün katılımını sağlayarak, koruyucu dişhekimliği hizmetlerinin halka yaygın bir şekilde ulaşmasını sağlayacak sağlık politikaları Türk Dişhekimleri Birliği’nin de katkısı ile geliştirilerek, Toplum Ağız Diş Sağlığı verilerimiz Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Dişhekimleri Birliği hedeflerine ulaştırılmalıdır. Çağdaş ülkeler sağlık alanında insan gücü planlamasını nüfus temelli olarak belirlememektedir. İnsan gücü planlamasında; nüfus kriteri yanı sıra toplumun ihtiyacı, hizmete olan talep, hastalıkların seyri, hastalık çeşitleri gibi kriterler de göz önüne alınmaktadır.

Ancak günümüz Türkiye’sinde ağız diş sağlığı hizmetlerinin durumuna baktığımızda ise; bir yandan kamuda dişhekimi istihdamı artarken, diğer yandan yeni tesisler kurularak, devletin temel görevi olan koruyucu hekimlik yerine döner sermaye gelirlerini arttırmak üzere planlanmış tedavi edici uygulamaların öncelendiği görülmektedir.

Sağlık Bakanlığı’na ait kurumlar gerek alt yapı gerekse hizmet sunumu açısından son on yıllık dönemde çok hızlı bir büyüme göstermişlerdir. Bununla beraber yapılan sınırlı sayıdaki bağımsız bilimsel araştırmalar nitelik açısından bir gelişmeyi göstermemektedir. Epidemiyolojik çalışmaların sonuçları ise toplumun ağız-diş sağlığı sorunlarının hiçbir değişim göstermediğini yansıtmaktadır. Bu açıdan Sağlık Bakanlığı’nın hizmet sunumundaki artışın, toplumun daha iyi bir ağız-diş sağlığına kavuşması ve daha nitelikli hizmetlere erişebilmesi ile sonuçlanmadığı görülmektedir.

Prof. Dr. İnci Oktay ve arkadaşları tarafından 2011 yılında TDB adına yapılan “Ulusal Ağız- Diş Sağlığı Durum Analizi” sonuçları; ülkemizde diş çürüğü ve sonuçlarının yaygınlığının nüfusumuzun büyük çoğunluğunu (77 milyon) etkilediğini ortaya koymakta, genç yaş gruplarında kontrol edilebilir düzeylerde olan DMF-T* ve DMF-S değerlerinin ileri yaş gruplarında çok daha yüksek düzeylere ulaştığını göstermektedir.

Bu bilimsel veriler nedeniyle TDB olarak; çocukluktan yaşlılığa kadar tüm yaşam sürecinde ağız-diş sağlığının en üst seviyede olması, dolayısıyla da doğal dişlerle ömrün tamamlanabilmesinde dün olduğu gibi bugünde ülkemizde bilimsel koruyucu temelli ağız-diş sağlığı politikalarının yürütülmesi gerektiğini savunmaktayız. Bu amaç doğrultusunda, ülkenin tüm dişhekimlerinden kamu ve özel ayrımı yapılmaksızın faydalanılmalı, tüm dişhekimlerinin iş gücü devreye sokulmalı ve öncelikle çocuklarımızdan başlamak üzere koruyucu ağız-diş sağlığı hizmetlerine Türkiye’nin her yerinde ulaşılabilecek şekildeki ulusal bir politika yürütülmelidir.

DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTELERİ VE KONTENJANLAR

Herhangi bir planlama yapılmadan açılmaya devam eden, bugün sayıları 105 rakamına ulaşmış dişhekimliği fakültelerinden mezun olacaklar önümüzdeki bir kaç yıldan sonra 10 binleri aşacaktır. Devletin ve ailelerin milyarlarca lira harcama yaparak 5 yıl eğitim aldırdığı dişhekimleri kadro sayıları yeterli olmadığı için Sağlık Bakanlığı kurumlarında da çalışamamaktadır.

Geçmiş 10 yıldaki artışın sürdürülmesi halinde, 2030 sonrası için tam bir felaket tablosu ile karşı karşıya kalınacaktır.

Dişhekimliği fakültelerine öğrenci alınmasının durdurulması ve mevcut öğrencilerin beş yıl içinde mezun olması durumunda beş yıl içinde yaklaşık 50.000 yeni dişhekimi mezun olacaktır. Toplam dişhekimi sayısı bu durumda yaklaşık 100.000 kişiye yaklaşacak ve 2030 yılında bir dişhekimine düşen nüfus yaklaşık 650 kişi olacaktır. Bu sayı AB ortalamasının da OECD ortalamasının da üzerindedir. Ayrıca bu kadar hızla artan öğrenciye nitelikli eğitim verecek öğretim üyesi kadrosunun yetiştirilmesi de mümkün bulunmamaktadır.

Kaldı ki, insan gücü planlamasında ilgili meslek alanındaki talep de temel unsur olarak gözetilir. Gelişmiş ülkelerde dişhekimine yılda başvuru sıklığı kişi başı 5, ülkemizde ise sadece 0.41’dir.* Bir başka anlatımla gelişmiş ülkelerde kişiler yılda beş kez dişhekimine giderken ülkemizde ancak iki yılda bir kez dişhekimine başvurulmaktadır. Bu oran ülkedeki ağız diş sağlığının ciddiyetini gösterirken önemli bir yatırım gerektiren serbest çalışma olanaklarını da kısıtlamaktadır. (*) Kaynak: Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı, 2021 (Sayfa 160)

Diğer yandan koruyucu sağlık hizmetleri yerine yeterli kadrolar olmaksızın tedavi edici hizmetleri önceleyen Bakanlık, eğitim sorumluluğundan çok hasta tedavisi konusunda piyasa koşulları ile rekabet eden dişhekimliği fakülteleri ve ihtiyaçtan çok daha fazla fakültelerin açılmasıyla kamu kaynaklarını ve yetişmiş insan gücünü yok eden YÖK; ülkemizdeki ağız diş sağlığındaki bu sistemsizliğinin baş aktörleri ve esas sorumlusu olan kurumlardır.

Ülkemizin dişhekimine ihtiyacı olmadığına yönelik bilimsel gerekçeleri ve buna ilişkin verileri; geçmiş dönemlerdeki ve bugün işbaşında bulunan iktidara, Sağlık Bakanlarımıza ve ilgili makamlara hem sözlü hem de yazılı olarak defalarca sunmamıza ve görüşlerimizin de uygun bulunmasına rağmen, hangi bilimsel ve toplumsal gerekçelere dayandırıldığı açıklanmayan yeni dişhekimliği fakültelerinin açılmasını anlamıyoruz!

Yeni Dişhekimliği Fakültelerinin açılmasına; “Evet” demek, “diplomalı işsiz yaratmak” ve “devletin-halkın cebinden çıkan değerin boşa gitmesi” demektir.

Çalışma imkanlarının yeterli olmaması nedeniyle, ülkemizin çalışkan ve zeki insan grubunda yer alan önemli bu değerler işsizliğe mahkûm edilmektedir. Çalışma imkânı bulanların birçokları ise emeği ucuzlatılmış ve mesleği değersizleştirilmiş halde çalışma biçimi itibariyle de tümden işçileşmiş, anlayamadıkları dersini okumadıkları piyasa koşullarında kaybolmuş, deontolojik ve etik sorunlarla baş başa hayal kırıklığı içinde yaşamlarını sürdürmektedirler.

Bu bilgiler de gözetilerek; kamu kaynaklarının etkin şekilde kullanılması, dişhekimliği eğitiminin geliştirilebilmesi, ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin niteliği ile dişhekimlerinin verdiği emeğin değerinin korunabilmesi için;

•İnsan gücü planlaması yapılmadan dişhekimliği fakültesi açılmamalıdır,

•Henüz eğitime başlamamış olan fakülteler kapatılmalıdır,

•Eğitim veren fakültelerde ise kontenjanların hızla azaltılmasını sağlayacak kararlar hiç zaman yitirilmeden alınmalıdır.

İNSANGÜCÜ PLANLAMASI – DİŞHEKİMİ DAĞILIMI

Sağlık Bakanlığı ve YÖK 2014, Türkiye’de Sağlık Eğitimi ve Sağlık İnsangücü Durum Raporu’nda; sağlık insangücü planlaması “Topluma bugün sunulan ve gelecekte sunulacak sağlık hizmetlerini gerçekleştirmek üzere sağlık çalışanlarının yeterli nicelikte, yüksek nitelikte, düzgün bir dağılımla, yerinde bir zamanlama ile ve doğru bir şekilde istihdam edilmesi” denilmektedir.

İnsangücü planlaması; ülkelerin kaynaklarını verimli kullanmak adına en çok önem verdikleri konulardan biridir. Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de dişhekimliği lisans eğitimi en maliyetli eğitimdir. Bu anlamda dişhekimliği eğitiminde insangücü planlamasının daha da önem kazandığı bir gerçektir.

Ülkemizde; gelişmiş ülkelere göre tüm yaş gruplarında yaygın olan diş ve diş eti hastalıklarının dişhekimlerinin sayısının artırılması ile çözümü mümkün olmayacaktır. Koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerine öncelik veren, insangücü planlamasını; ihtiyaç, talep ve nüfus kriterlerine göre belirleyen ulusal sağlık politikaları oluşturulmadan, diş ve diş eti hastalıklarının çağdaş ülke seviyelerine getirilmesi mümkün değildir.

2010 yılından itibaren dişhekimliği eğitimi alanında insangücü planlaması ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde birbiri ardına dişhekimliği fakülteleri açılmış ve öğrenci kontenjanlarındaki kaygı verici artışlar yapılmasına karşın eğitimden sorumlu öğretim üyelerinin sayısal yetersizliğinin de eklenmesiyle meslek eğitimimiz önü alınamaz sorunlara doğru hızla koşar hale gelmiştir.

2018 yılı FDI/ERO bölgesi içerisinde bulunan 33 ülkedeki dişhekimliği fakültesi sayısı toplamı 353 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde aynı zaman diliminde 71 dişhekimliği fakültesi bulunmaktadır. Fransa’da 16, Almanya’da 31, İtalya’da 32, İngiltere’de 16, Rusya’da ise 57 dişhekimliği fakültesi bulunmakta ve sayı değişmemektedir.

2023 YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) verilerine göre; eğitim veren Dişhekimliği Fakültelerinin kamu/vakıf/özel dağılımının izlenmesi (66 kamu, 25 vakıf, 6 Kıbrıs DHF) mesleğimizin geleceği açısından önemlidir.

ERO bölgesinde her yıl alınan toplam öğrenci sayısı 14.619 olarak bildirilmiştir.

2023 yılı verilerine göre Türkiye’deki dişhekimliği fakültesi sayısı 105’e yükselmiştir. ÖSYM 2023 Kılavuzuna göre öğrenci alan fakülte sayısı 99’dur (Kıbrıs dahil). Bu fakültelerdeki toplam kontenjan sayısı 9.264 olarak açıklanırken aynı yıla ait YÖK kayıtlarında 11.254 dişhekimi öğrencisi alındığı görülmektedir.

Diğer yandan ülke içinde dişhekimiinsangücü dağılımına ilişkin bir planlama bulunmamaktadır.

Örneğin 2022 yılıdişhekimi dağılımına baktığımızda;

  • Ankara geneli dişhekimine düşen hasta sayısı 1187,Çankaya’da bir dişhekimine 416, Altındağ’da 1020, Akyurt’ta 6771, Çubuk’ta 8677 hasta düşmektedir.
  • Antalya 1197,
  • Isparta 1251
  • İstanbul genelinde1325, Şişli’de 281, Kadıköy’de 421, Arnavutköy’de 6401, Adalar’da ise bir dişhekimine 16.690 hasta düşmektedir.
  • Ağrımerkezinde bir dişhekimine3036, Tutak’ta 27.864, Hamur’da 16.152, Diyadin’de ise 12.790 hasta düşmektedir.
  • Siirt merkezinde bir dişhekimine3561, Pervari’de 29.440, Baykan’da 24.252, Şirvan’da 20.877 hasta düşmektedir.
  • Muş’tamerkezinde bir dişhekimine3851, Korkut’ta 23.106, Malazgirt’de 11.343
  • Şanlıurfamerkezinde bir dişhekimine8815, Harran’da 16.012, Akçakale’de 15.465, Birecik’te 11.702 hasta düşmektedir.
  • Kars merkezinde bir dişhekimine4043, Digor’da 19.872, Arpaçay 15.075, Sarıkamış’ta 12.581 hasta düşmektedir.

DİŞHEKİMLİĞİNDE İŞSİZLİK BOYUTU GİDEREK ARTIYOR

İşsiz, emeği çok ucuzlatılmış ve değersizleştirilmiş dişhekimleri ve çalışma biçiminin tümden işçileşmeye gittiği, piyasa koşullarının hüküm sürdüğü ve dolayısıyla deontolojik ve etik sorunların arttığı bir çalışma ortamı yaratılmaması için, kontenjanlar zamana yayılarak 2024 yılından itibaren hızla azaltılmalı hatta “akademik kadro- öğrenci” dengesindeki negatif göstergeyi kaldırabilmek için önümüzdeki 2 eğitim döneminde dişhekimliği fakültelerine öğrenci alınmamalıdır.

Ülkemizin en zor ve en pahalı eğitimini alan gençlerimizin geleceği ucuz işgücü olmak ya da işsiz kalmak olmamalıdır. Bir yanda her yıl beş bin kişi dişhekimliği fakültesinden mezun edilmekte diğer yanda ise kamu sağlık hizmet kapasitesinin özellikle ağız ve diş sağlığında geliştirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bu bağlamda dişhekimlerinin daha fazla ve yaygın şekilde kamuda istihdamı için ivedilikle kadro açılmalıdır.

Ülkemiz kaynaklarını kullanarak eğitim alan dişhekimlerinin yurt dışına gidişleri, hak ettikleri özlük hakları sağlanarak önlenmelidir.

Yurtdışına gitmek üzere İyi Hal Belgesi talebinde bulunan meslektaşlarımızın sayısı; 2022 yılında 210, 2023 yılında 416, 2024 yılıEylül ayı itibariyle 264’e ulaşmıştır. Yıl sonu itibariyle bu başvuruların geçen yıl rakamlarını aşacağı düşünülmektedir.

KAMU’DA İSTİHDAM EDİLEN DİŞHEKİMLERİ

Ülkemizde ağız ve diş sağlığı hizmetleri, bu hizmetlerin ağırlıklı olarak özel sağlık kuruluşlarında verilmesinin de etkisiyle genel olarak tedavi edici hizmetler şeklinde sunulmaktadır. Kamu sağlık hizmetleri; ağız ve diş sağlığında uzunca bir süre neredeyse hiç yok iken, son on yılda ağız ve diş sağlığı merkezleriyle etkinliğini nispeten artırmış, son yıllarda ise toplam dişhekimi içinde Sağlık Bakanlığı’ndan çalışanların oranı düşme eğilimine girmiştir.

Sağlık Bakanlığı’nın ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde doğrudan varlığını artırması; sağlık hizmetine erişimin kolaylaştırılması bakımından önemli ise de bu sağlık kuruluşlarında da ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin koruyucu değil, neredeyse bütünüyle tedavi edici hizmetler olarak sunulmaktadır. Bu ise toplumun ağız ve diş sağlığının iyileştirilmesinde yeterli etkiyi hızla yaratamadığı gibi kamu kaynaklarının kullanılması bakımından maliyet etkin bir yöntem de değildir.

Diğer yandan kamuda çalışan meslektaşlarımızın sorunlarının giderilmesi bakımından;

  • Mevcut 20 dakika MHRS süresi teşhis, tedavi planlaması ve tedavi işlemleri için yetersizdir. MHRS sayıları düşürülmeli, Hekimler MHRS randevularını kendileri planlamalıdır.
  • Sağlıkta performans sisteminin tamamıyla kaldırılması, hekimlere tek kalemde ve yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş getirilmesidir.
  • Dişhekimliği mesleği havalandırma, gürültü kontrolü ve hasta mahremiyeti gibi sebeplerle tek kişilik odalarda, güncel teknolojiye sahip ünitve radyografik ekipman ile eğitimli yardımcı sağlık personeli eşliğinde dört el kuralına uygun icra edilmelidir.
  • Dişhekimliği mesleği, yıllar içinde ağır mesleki hastalıklara yol açtığından yıpranma payı yüksek tutulmalıdır.
  • Dişhekimliği mesleği, değişen ve gelişen teknolojiler, üretilen yeni teknikler ve malzemeler sebebiyle dinamik bir meslektir. Bilimsel olarak kendini yenilemek zorunda olan dişhekimleri, meslek içi eğitim görebilecekleri kongreler, seminerler, bilimsel çalışmalar vb. katılımlar konusunda teşvik edilmelidir.
  • 1.Basamakta çalışan hekimlere ortalamadan teşvik ödemesi yapılmalıdır.
  • Sağlık Bakanlığı dışındaki kamu kurumlarında olan dişhekimleri sadece yoksulluk sınırı altındaki maaşa çalışmaktadır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı dışındaki kamu kurumlarında olan dişhekimleri de özlük hakları bakımından eşit haklara sahip olmalıdır. Özellikle ceza ve tevkifevlerinde görevli meslektaşlarımız, Sağlık Bakanlığına bağlı olarak çalışan dişhekimlerinin sahip olduğu özlük haklarına sahip olamamakta, eş durumu tayini, il içi- il dışı tayin vb. birçok konuda sıkıntı yaşamaktadır.
  • Merkezi bütçeden karşılanan taban ödeme, diğer kamu kuruluşlarında çalışan dişhekimlerine de tanımlanmalıdır.
  • Ağız diş teknikerleri ve protez teknisyenleri, kadro unvanlarına uygun şekilde mesleklerini yapacakları birimlerde çalıştırılmalıdır.

SAĞLIKTA HİZMET SUNUMUNDA KDV %1’E İNDİRİLMELİDİR

Sağlık hizmetlerinin ulaşılabilir olması için KDV’nin %1’e indirilmelidir.

SSK VE BAĞKUR’DAN EMEKLİ OLAN DİŞHEKİMLERİNE DE İLAVE ÖDEME VERİLMELİDİR

Emekli Sandığı Kanununun, Ek 84. maddesi gereğince, Emekli Sandığı’na bağlı olarak çalışıp emekli olan dişhekimlerinin yararlanmakta olduğu ve Hazineden karşılanmakta olan ilave ödeme hakkının; SSK ve BAĞ-KUR emeklisi dişhekimlerine de verilmesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu kaynaklı eşitsizliğin giderilmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır.

APARTMANLARDA MUAYENEHANE VE POLİKLİNİKLERİN
SERBESTÇE AÇILABİLMESİ İÇİN DÜZENLEMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMALIDIR

Apartmanlarda muayenehane ve polikliniklerin serbestçe açılabilmesi için düzenlemede değişiklik yapılmalıdır.

MUAYENEHANE AÇILIŞINDA, HİZMETİN NİTELİKLİ SUNUMU İLE İLGİSİ OLMAYAN ŞARTLARIN YERİNE GETİRİLMESİ İSTENMEMELİDİR

Sağlık kuruluşları için belirlenen cihaz, fiziksel durum ve insan gücü şartları, sunulan sağlık hizmetinin gereği ve niteliğinin belli bir seviyede tutulabilmesi için mutlaka gerekli olmalıdır. Bunu aşan şartlar, kamu yararı ile açıklanamayacağı için, standartlar içinde tanımlanmamalıdır.

ASKERLİK KANUNUNDA DÜZENLEME YAPILMALIDIR

Erkek meslektaşlarımızın, özellikle de yeni mezun meslektaşlarımızın mevcut mesleki donanımını, savaş ve seferberlik harici süreçlerde dişhekimi statüsünde askerlik yapma hakkı ile değerlendirilmesiyle kırsaldaki ağız diş sağlığı hizmetini artıracaktır. Aynı zamanda hekimlerimizin kamuda hasta tedavi etme becerisini geliştirecektir.

DİŞHEKİMLERİNE YEŞİL PASAPORT VERİLMELİDİR

Dişhekimliği cihaz ve teknoloji kullanılarak yapılan bir meslektir. Dişhekimliğinin iyi yapılabilmesi için, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yakından takip edilmesi gereklidir. Bunu yapabilmenin en iyi yolu, bilimsel kongre ve fuarlara katılmaktır.

Bu amaçla dişhekimleri odalarına kayıtlı olarak 15 yıl ve üstü meslek kıdemi bulunan dişhekimlerine yeşil pasaport verilmesi suretiyle dişhekimlerinin uluslararası dolaşımının desteklenmesi ve özellikle meslektaşlarıyla bilgi ve deneyim paylaşımlarının kolaylaştırılmasının sağlanması için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.

TAŞERON DİŞHEKİMLİĞİ KABUL EDİLEMEZ!

Özel sağlık kuruluşunda çalışan dişhekimlerinin gerçek çalışma biçiminden farklı şekilde taşeron/alt işveren gibi gösterilmesine ilişkin işlem ve uygulamaların denetlenerek ortadan kaldırılmalıdır.

DİŞHEKİMLERİNE; ADETA YASAYLA ŞİDDET UYGULANIYOR!
“Ölçüsüz Para Cezası Uygulaması”

Sağlık Bakanlığınca belirlenen kayıtları uygun şekilde tutmayan veya bildirim zorunluluğunu yerine getirmeyen sağlık kurum ve kuruluşları elli bin Türk lirasından az olmamak üzere bir önceki aya ait brüt hizmet gelirinin yüzde ikisi kadar idari para cezası ile cezalandırma kuralı herhangi bir uyarı olmadan "Şiddetle" uygulanmaktadır. Büyük mağduriyetlere yol açan bu uygulama ivedilikle kaldırılmalıdır.

Diğer yandan eylemle ceza arasındaki dengenin olmadığı yukarı paragrafta belirtilen ceza hükümlerinin yanı sıra hastane Başhekimlerine verilen, ek ödemenin kesilmesine sebep olacak ikaz yetkisinin, ek ödemenin ilgililerin disiplin durumu ile ilişkilendirilmesinin ve diğer hukuka aykırılıkların meslektaşlarımızda yarattığı mağduriyetlerinin düzeltilmesi gerekmektedir.

DİŞHEKİMLİĞİNDE MEZUNİYET SONRASI SÜREKLİ EĞİTİM ZORUNLU OLMALIDIR

Dünyada sürekli profesyonel gelişim olarak da tanımlanan sürekli dişhekimi eğitimi, mezuniyet sonrası dönemde devam eden yapılandırılmış sürekli eğitim olarak tanımlanır.

Sürekli Dişhekimi Eğitiminin amacı bilginin devamı ve güncelliğinin sağlanması, bilgi, teknik beceri, profesyonel klinik ve davranışsal standartları ve yetkinliği güncelleyerek topluma sunulan ağız, diş sağlığını hizmetinin kalitesini arttırmaktır.

Avrupa Diş Hekimleri Konseyi (CED) 2021 yılında yaptığı güncelleme ile tüm üye ülkelerde meslek birlikleri sorumluluğunda yürütülen sürekli dişhekimliği eğitim programlarının zorunlu olmasını öngörmektedir.

Ülkemizde halen Türk Dişhekimleri Birliği Sürekli Dişhekimliği Eğitimi Tanıma ve Kredilendirme Yönergesi hükümleri doğrultusunda Sağlık Bakanlığı işbirliğinde sürdürülen sürekli dişhekimliği eğitiminin yasal yaptırımı olan bir yönetmelikle düzenlenmesi gerekmektedir.

Eğitimin belli bir bölümü; meslek içi eğitim kapsamındaki konulardan ve zorunlu olmalı, kredilendirmenin belirli bir yüzdesini oluşturmalıdır.

0 Yorum Yapılmış

Habere Yorum Yap

E-BÜLTEN KAYIT

Diş Sektöründeki gelişmelerden mail yoluyla haberdar olmak için e-Postanızı kaydedebilirsiniz..

Mailinizi girdikten sonra kaydol tuşuna basınız