Haber 26.03.2022 00:00:00 / Okunma Sayısı: 872

Dental Implantlarinın Gelisimi Ve Geleceği -1

1970’ten beri, Diş implantlarının gelişimi için bir sürü çaba harcanmıştır. Diş implantlari günümüzde Klinik Diş Hekimliğinin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Küresel implant marketi 2023’te 13 Milyar Dolara ulaşmayı hedefliyor. Diş Implantlarinin basari yüzdesi %90’in üzerinde bildirilmesine rağme

Dental Implantlarinın Gelisimi Ve Geleceği -1

1970’ten beri, Diş implantlarının gelişimi için bir sürü çaba harcanmıştır. Diş implantlari günümüzde Klinik Diş Hekimliğinin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Küresel implant marketi 2023’te 13 Milyar Dolara ulaşmayı hedefliyor. Diş Implantlarinin basari yüzdesi %90’in üzerinde bildirilmesine rağmen tehlikeye giren kemik koşulları implant başarısızlığını teşvik ediyor ve yüksek oranları tehlikeye atıyor. Asıl endişe yaşlanan nüfusla alakalıdır. Diyabet, Osteoporoz, obezite ve uyuşturucu (ilaç?) kullanımı implant çevresindeki kemik gelişimini engelleyebilir. Bu durumda, kemik entegrasyonun artırılması için daha iyi yöntemler geliştirilmeye devam edilmeli, özellikle bozulmuş kemik durumu varlığında. Bu yazıda mevcut değişimler ve geleceğe bakış açıları tartışılmaktadır.

GİRİŞ

Bu Yazı Katip Çelebi Ünv. Diş Hekimliği 2 Sınıf Öğrencisi Ahmet DOGAN tarafından Türkçeye çevrilmiştir.  Kaynak : Hamdan S. ALGHAMDI ve John A. JANSEN  Diş Hekimliği Periodontoloji ve İletişim Departmanı, Diş Hekimliği Fakültesi, King Saud Üniversitesi, Arabistan Biyomateryal Diş Hekimliği Departmanı, Radboud Üniversitesi Medikal Merkezi, Nijmegen, Hollandalı Yazar, John A.

 

Diş kaybıyla ilişkili sorunlar yüzyıllardır insanlığı rahatsız etmiştir. Eski zamanlardan beri eksik bir dişi bir implantla değiştirme girişimleri olmuştur. En basta, Fildişi, kemik, metaller ve değerli taslar dahil olmak üzere çok çeşitli materyaller kullanılarak doğal dişin anatomik bir kopyası hazırlandı. Ünlü cerrah Abrosius Pare (1517-1590) yeni çekilmiş çürüksüz dişleri bile kullandı.

        Şuan ki Diş implantolisinin tarihi 19. Yüzyılda baslar. 1891’de Znamenski ve Hillischer porselen ve gutta perkadan yapılmış Diş implante etti. Payne, altın kaplamalı gutta perkayla doldurulmuş teneke kapsüller ve Greenfield kullandı (Iridio-platin’den oluşan). Her silindirin tepesinde yapay bir dişin yapıştırıldığı oluklu bir disk vardı. Ameliyat prosedürü silindirik şekilde şekillendirilmiş trepan ile yapıldı. Çenede dairesel bir oluk hazırlandı, Silindirin yerleştirildiği bir kemik çekirdeği bozulmadan kaldı. Greenfield implant bölgesinde kalan çekirdeğinin yeni kemik birimini uyardığını varsaydı.

Önemli derecede basari bildirdi.                          

               Sonraki 20 yılda implantoloji alanında çok az yenilik getirdi ve 1930 sonu ve 1940 Lara kadar yeni sonuçlar yayınlamadı. Strock kardeşler endosteal vidallium vida implantlari ile deney yaptılar ve endodontik implanti tanıttılar. Bazı erken başarısızlıklara rağmen vitallium un kemik tarafından çok iyi tolore edildiğini bildirdiler. Ayrıca bu zamanda, spiral şekilli ve subperiostal implant geliştirildi. 1950-1970 dönemi, özellikle daha önce açıklanan tasarımların modifikasyonları olmak üzere yeni gelişmelerin patlamasıyla karakterize edildi.             

               Yeni bir konsept, bıçak ağızlarının Linkow tarafından ve seramik kemik vidasının Sandhouse tarafından tanıtılmasıydı. Bıçak Ağzı implanti hem alt hem de üst çenede hazırlanmış bir oluğa yerleştirildi.  Sandhaus tarafından geliştirilen implant alüminyum oksitten yapıldı. Sandhouse bu maddenin dokuları yaygın olarak kullanılan maddelerden daha az tahriş ettiğini iddia etmiştir.

1970’den sonra dental implantlarin klinik basari ve başarısızlığını belirleyen faktörleri çözmeye daha fazla ilgi gösterildi. Klinik çalışmalarının sonuçları dayanak alınarak implantin sonucu açıklanmaya çalışılmıştır. Nasılsa, değerlendirme kriterlerinde standardizasyon eksikliği ve bu çalışmaların çoğunda sadece bir tip implant düşünüldüğünden, klinik olarak uygulanan implantlarin istatiksel değerlendirmesinin yüksek basari elde edilmesi için belirli bir kılavuz çizgiyi belirtmek çok zor görünüyordu. Bir istisna, Cranin ve arkadaşları tarafından klinik olarak uygulanan implantlarin istatiksel olarak değerlendirilmesiydi. Cranin, 1966’dan itibaren Brookdale hastane grubu tarafından yerleştirilen tüm endosteal implantlarin değerlendirdi. Basari oranları için kullanılan kriterler, periodontal hastalığın değerlendirilmesi için kullanilan kriterlere göre çok daha sikiydi. Implantlar 1mm’den az veya hiç servikal kemik kaybı göstermediği zaman basarili kabul edildi. Bu tür kati kriterler, 1mm’den fazla kemik kaybının periodontal hastalıktaki furkasyon tulumu ile karşılaştırıldığında alt yapisinin açiga çikmasina neden olabileceginden kabul edildi. Bu klinik değerlendirmelere ek olarak implantlara histolojik incelemeler yapildi. Kemiğin yakın adaptasyonu ve Diş eti epitelinin bağlanmasının yani sira fibröz kapsüllenme ve epitelyal aşağı doğru büyüme gözlemlenmiştir. Bununla birlikte oral mukozanin delme işlemi çalışmaları oral impantoloji için kritik araç olduğu ve gingival sağlık ve uzun zamanlı implant isleyişi ara bağ dokusu olmadan siki implant kemik bağlantısı korunabileceği açık bir şekilde ortaya çıktı. Bu bulguların sonucu olarak, Brånemark 1970’lerin sonunda saf (%99,7) titanyumdan üretilen dişli vida implantlari piyasaya sürüldü. Titanyumun implantlarda kullanımının temeli yüksek korozyondu, sağ olsun ki çok inert ve inatçi bir titanyum oksit metal yüzey kaplıyordu. Brånemark Titanyum Oksit katmanının kemik implant kontagina dikkatli cerrahi teknik uygulandığında başarılı olduğunu gözlemledi. Bu yolla elde edilebilir; Vida tasarımı edesi, siki bir şekilde alveolar kemiği delme protokolü ve Brånemark daki bir dersin takibinin gerekliliği. Branemark’in ilk girişimlerinin ve atılımlarının temelinde, dental implantalojinin gelişiminde çok önemli gelişmelere şahit olduk. Dental Implantlar bu günlerde klinik Diş hekimliğinin yok sayılamaz bir parçasıdır. Küresel implant marketi 2023’te 13.01 Milyar Dolara ulaşmayı hedefliyor. Diş Implantlarinin basari yüzdesi %90’in üzerinde bildirilmesine rağmen tehlikeye giren kemik koşulları implant başarısızlığını teşvik ediyor ve yüksek oranları tehlikeye atıyor. Asil endişe yaslanan nüfusla alakalıdır.

Dünya çapında yaşlı nüfus oranı önemli öcüde artmaktadır. Buna göre 2030 da Avrupa nüfusunun %20 sinden ve ABD nüfusunun %30’undan fazlasının 65 yaşından büyük olacağı tahmin edilmektedir. Yaslanma Diş kaybı ile ilişkilidir ama yaşlılar fiziksel sağlıklarını tehlikeye atacak faktörlere daha fazla maruz kalmaktadır. Diyabet, Osteoporoz, Obezite ve ilaç (uyuşturucu) kullanımı dental kemik jenerasyonunu etkileyecek tüm medikal durumlardır. Sonuç olarak, bu implant başarısızlığını teşvik edebilir ve mevcut yüksek basariyi tehlikeye atabilir. Yukarda bahsedilenler göz önüne alındığında sonunda aktif olarak kemik oluşumunu aktif olarak teşvik edebilen dental implantlara ihtiyaç vardır. Bu yazıda gelişmeler ve gelecekteki bakış açıları, cerrahi tekniklerin geliştirilmesinde ilerlemeyi de içeren gelecekteki bakış açıları tartışılacaktır. ilk basta, implant kemik iyileşmesinin kısa bir açıklaması verilecektir.


 

Dental Implantlarin Gelisimi Ve Gelecegi -2

Dental Implantlarin Gelisimi Ve Gelecegi -3

Dental Implantlarin Gelisimi Ve Gelecegi -4

0 Yorum Yapılmış

Habere Yorum Yap

E-BÜLTEN KAYIT

Diş Sektöründeki gelişmelerden mail yoluyla haberdar olmak için e-Postanızı kaydedebilirsiniz..

Mailinizi girdikten sonra kaydol tuşuna basınız