Haber 9.10.2024 00:00:00 / Okunma Sayısı: 468

Aydınlatılmış Onam

Sağlık Hukuku Uzmanı Dr. Ömer Faruk İşleyen kaleme aldı.

Tıbbi müdahalelerin, bir insanın beden bütünlüğünü doğrudan etkilediği gerçeği, hem hekimler hem de hastalar açısından büyük bir sorumluluk gerektirir. Hekimler, hastaları her türlü işlem öncesinde yeterince bilgilendirmeli ve onların onamını almalıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir husus var: Bu bilgilendirme, hastanın sosyoekonomik durumuna, eğitim düzeyine ve dil bilgisine uygun olarak özelleştirilmelidir.

Hastanın tam bir anlayışla, rızasını verebilmesi, hekimin hukuki ve etik bir yükümlülüğüdür. Anayasa’nın 17. maddesi bize bu konuda çok net bir sınır çiziyor:

"Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz."

Bu, sadece hukuki bir zorunluluk değil, aynı zamanda mesleki bir etik sorumluluktur. Yine, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 70. maddesi, hekimlerin her türlü tıbbi müdahalede hasta ya da veli/vasi onamını almasını şart koşar. Ancak hastanın bilinci yerinde değilse veya veli bulunmuyorsa, bu zorunluluk ortadan kalkar.

Tıbbi müdahalelerde aydınlatma, onamın geçerli olabilmesi için mutlak bir gerekliliktir. Yargıtay’ın ilke kararları da bu yönde şekillenmiştir. Kararlardan birinde açıkça vurgulandığı gibi, "Tıbbi müdahaleler ve hekimin girişeceği diğer eylemler, kişinin sağlığını ve vücut bütünlüğünü etkilediği için, bu müdahalelere karar verme yetkisi hastaya aittir." Ancak bu rızanın geçerli olması için hastanın sağlık durumu, yapılacak müdahalenin etkileri ve sonuçları konusunda tam anlamıyla aydınlatılmış olması gerekir.

Türk Tabipler Birliği Meslek Etiği Kuralları’nın 26. maddesi, hekimin hastasına sadece sağlık durumu ve tanı konusunda değil, aynı zamanda tedavi yönteminin türü, başarı şansı, süresi, olası riskleri ve tedaviyi reddetmenin sonuçları hakkında da bilgi vermesini zorunlu kılar. Bu kapsamlı aydınlatma, tedavi sürecinin hasta açısından kabul edilebilirliğini sağlar.

Burada kritik olan, hastanın tüm bu bilgileri anlayabilmesidir. Her hasta aynı bilgi seviyesine sahip değildir ve bu yüzden her hasta farklı bir bilgilendirme sürecine ihtiyaç duyar. Sağlık çalışanları, bu bilgileri aktarırken hastanın dil becerilerini, eğitim seviyesini ve sosyoekonomik durumunu göz önünde bulundurmalıdır. Hasta, kendisine sunulan bilgiyi anlayabilmeli ve bilinçli bir şekilde karar verebilmelidir.

Özellikle Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 15 ve 18. maddeleri, hukuka uygun onamın alınma usulünü ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Hekimin görevi, hastayı bilgilendirirken genelgeçer ifadelerle değil, hastaya özel, açık ve anlaşılır bir dille konuşmaktır. Çünkü her hasta, sunulan bilgiyi aynı şekilde algılayamaz.

Sonuç olarak, sağlık çalışanları olarak hastaya yaklaşımımızda şeffaflık ve doğru bilgilendirme esastır. "Medicalpapers" şirketi olarak, hasta yaklaşımlarını ve bilgilendirme süreçlerini bu hassasiyetle ele alacağız. Hedefimiz, sadece hukuka uygunluk değil, aynı zamanda her hastanın doğru ve tam olarak aydınlatıldığı bir sağlık sistemi yaratmaktır.

Sağlık Hukuku Uzmanı

Dr. Ömer Faruk İşleyen

0 Yorum Yapılmış

Habere Yorum Yap

E-BÜLTEN KAYIT

Diş Sektöründeki gelişmelerden mail yoluyla haberdar olmak için e-Postanızı kaydedebilirsiniz..

Mailinizi girdikten sonra kaydol tuşuna basınız